Online Bağış

Siz Hiç Yetim Giydirdiniz mi?


Avrupa Yetim-Der olarak kurmuş olduğumuz tanıtım standında bizleri ziyaret eden yazar sayın Zülküf ER'in Avrupa Yetim-Der konulu makalesini sizlerle paylaşıyoruz:

Zaman sıcak bir Ramazan günü… Vakit iftar öncesi… Yer Mardin Kızıltepe… Hava sıcak ötesi… İnsanlar, hatta kuşlar bile gölge arayışında… Kimi evlerden mis gibi kokular yükseliyor semaya, kimilerindense açlığın pençesinde, guruldayan karınların ve ağlaşan yetim çocukların sesi… Dul bir annenin çaresizlik feryadı eşlik ediyor çocukların ağlayışlarına…

Dedim ya, zaman mübarek bir zaman… Yakın geçmişin sıcak bir Ramazan günü… Sahursuzların iftarsızlıkla iftarsızların sahursuzlukla çetin imtihanı… Tam da bin aya bedel gecenin arifesi…

Hava sıcak, çocuklar ağlaşıyor, yetimler taş mı bağlayacak karınlarına? Anne çaresiz, iki gözü iki çeşme… İnsanlar gölgeliğe çekilmiş pişen yemeklerin kokusuyla mest olurken iftar saatini bekliyor gönül huzuruyla ve de aç komşudan habersizce…

Bir grup yürüyor Kızıltepe sokaklarında… Kan ter içindeler… Sırtlarında, Görevli, yazılı yelekler yeleklerin üzerindeyse karton kutular ve kutulara basılı, Yardım Paketi, ibaresi… Uzaklardan gelen bir yardım kuruluşunu temsilen dağıtılan iftarlıklardan şu dar sokağın payına düşenler taşınıyor omuzlarda…

Yetimlerin ağlaştığı kapının tam da önündeler… İçerisinde 3 Yetimin barındığı evin kapısı açılır ve içeriden ağlaya ağlaya bir anne çıkar iffetiyle beraber. Hayrın ve iyiliğin buğday tenli hizmetkârları o gariban anaya, size yardım paketi getirdik, deyince ananın ağlayışları hıçkırıklarla boğazına düğümlenir. Bir anlık suskunluğu takip eden gözyaşı nöbetinden sonra sakinleşen ana, başlar anlatmaya hıçkıra hıçkıra.

"Vallahi eğer siz bu akşam bu yardım kolisini getirmeseydiniz, ben kendimi ve çocuklarımı bu açlıktan kurtulmak için çocukları bir odaya kilitleyip evi ateşe verecektim"

Kan donduran, insanı ürperten bu kelimeler üç yetim annesi bir kadının dilinden dökülüyor…

Yukarıda okuduklarınız Allah Şahidimdir ki; bir kurgu ya da duygu sömürüsü değildir. Avrupa Yetim Der`i hepimiz az çok duymuşuzdur sanırım. Bu hikâyeyi Avrupa Yetim Der`in çok muhterem bir yetkilisinden dinledim. Hatta bu yetkili ağabeyim sözlerini, Bazen bir gıda paketi bile bir hayat kurtarabilir diye sonlandırmıştı…

23.07.2011 Tarihinde kurulup 31.10.2011 Tarihinden bu yana da resmi yardım kuruluş olarak başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa`da tanınan Avrupa Yetim Der, yaptığı hayırlı çalışmalarla bu konuda öncü kuruluşlardan biri olduğunu ispatlamış durumda.

Uluslar arası bir yardım kuruluşu olan Avrupa Yetim Der, Türkiye`nin yanı sıra benim de bizzat şahitlik ettiğim üzere Burma, Kenya, Uganda, Eritre ve Mısır gibi ülkelere ya bizzat gönüllülerini yollayarak ya da ortak olarak çalıştığı kurumlar aracılığıyla yardım ulaştırmaktadır.

Özellikle, yurtlarından koparılmış Somali`li Müslümanların yaşadığı Ogaden adlı bölgeye inanılmaz derecede yardımlarda bulunan Avrupa Yetim Der, Afrika kıtasına giden en etkili yardım kuruluş olarak göze çarpıyor. Kendilerine, Afrika`nın Filistinlileri, diyen Ogaden Müslümanları, büyük ölçüde Kenya`da bulunan dünyanın en büyük Mülteci Kampı Dadaab kampında yaşamaktadırlar. Derme çatma kulübelerden ve eski bezlerden yapılmış çadırlardan oluşan bu kampa, doğrudan ulaşan Avrupa Yetim Der, yardımlarını bizzat Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Ateş`in katılımı ve koordinatörlüğü ile gerçekleştiriyor. Her türlü tehlikeye rağmen yarım milyon`dan fazla Müslüman Mültecinin yaşadığı kampa kendi elleriyle yardım ulaştıran bu hayır yolcuları, anılan Kampa sağlık hizmetleri de ulaştırarak kimi yetimlerin yeniden görmelerine vesile olacak ameliyatlar gerçekleştirdi.

Yakın zamanda Dadaab kampına giden Avrupa Yetim Der yetkilileri kendilerini sevinçle karşılayan bir kamp sakininden İslam Ümmeti`ne yapılan şu sitemi dinliyorlar. Diyor ki kampta kalan kardeşimiz; "Siz bu yardımları getiriyorsunuz.  Allah sizden razı olsun. Ama sizin bu getirdiğiniz yardımlar bir yağmur damlası gibidir. Siz üzerinize düşeni yapıyorsunuz ama Allah da biliyor ki; bir damlayla bir şey olmaz"

Somalili kardeşimizin de dediği gibi, bir damlayla elbette bir şey olmaz. Ama herkes bir damla su uzatacak olursa ne Somalili ne de diğer coğrafyalardaki mazlum Müslümanlar aç-susuz kalmaz. İşte Avrupa Yetim Der yetkilileri ve onlara destek olan hayırseverler, kendi üzerlerine düşen o bir damlayı yokluğun ta kalbine kadar taşıyarak Müslüman kardeşlerimize onları unutmadıklarını hatırlattılar. Ya bizler, ya diğer Müslümanlar? Yok mu bizim de bu yolda harcayacak bir damla suyumuz ya da birkaç paramız?

Adının Avrupa Yetim Der olmasına bakmayın. Belki bağışlarının büyük bir bölümünü Avrupa`dan aldığı ya da yetkilileri Avrupa`da ikamet eden Müslümanlar olduğu için bu ada sahip. Bu kuruluş neticede adı üzerinde Yetim Der. Amaç, ulaşılabilecek her noktada yetimlere ulaşılarak onlarla hayırseverler arasında köprü olmak.

Avrupa Yetim Der bu köprülük görevi için sadece Kenya, Somali, Arakan, Burkina Faso, Güney Sudan, Bangladeş, Mali, Nijer, Gana, gibi uzak diyarlara gitmedi. Anılan bu ülkelerin yanı sıra Türkiye`de de özellikle Umut Kervanı Platformuyla işbirliği içerisinde birçok yere ulaşarak yetimlerin yüzünü güldürdü.

Geçen yıl Umut Kervanı Platformu koordinatörlüğünde Türkiye`de Nizip, Kâhta, Ağrı, Nusaybin, Ceylanpınar, Kozluk, Bingöl, Bismil, Silvan, Hani, Elazığ, D.Bakır ve Batman gibi yerleşim yerlerine ulaşan Avrupa Yetim Der, buralarda Kurban kestirerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.

Ayrıca geçen yıl Kurban Bayramı öncesi, Çermik ve Hani`de 75 yetim çocuğu giydiren Avrupa Yetim Der, Afyon, Sivas, Karlıova, Elazığ, Gercüş, Doğubayazıt, Viranşehir ve Adıyaman gibi yerlere de ulaşarak oralardaki ihtiyaç sahiplerine yardımlarda bulundu.

Malumunuz mübarek üç ayları idrak etmekteyiz. İbadet ve sevap mecrası olan bu üç yaları sadece abid ve zahidler ya da Salih kullar değildir dört gözle bekleyen. Garibanlar, Yetimler ve ihtiyaç sahipleri de mübarek ayları, gün ve geceleri dört gözle beklemektedir. Çünkü onlar da biliyorlar ki; Bu ayların hürmetine yumuşayan kalpler onların da hatırlanmasına vesile olacaktır.

İşte tam da bu noktadan hareketle Avrupa Yetim Der bu günlerde oldukça faal ve hareketli. Avrupa Yetim Der yılın diğer aylarında olduğu gibi bu Mübarek aylarda da kimi kampanyalar başlatmış durumda. Tabi bu kampanyaların hayat bulabilmesi için Müslümanlara, hayırseverlere ihtiyaç duyulmakta. Başlatılan ve benim de Avrupa Yetim Der adına sizleri Allah Rızası için destek olmaya çağırdığım şu kampanyalar mevcut. Haydi, hep beraber bu hayır çeşmesinden bir bardak zemzem suyu da biz içelim.

Sen de Bir Öğrenci Okut

Sen de Bir Kardeş Aile Edin

Sen de Bir Yetim Aile Edin

Sen de Bir Yetimi Giydir

Sen de Bir Yetime Destek ol

Sen de Bir Gıda Paketi Gönder

Başlatılan bu kampanyaların başarıya ulaşması hayırseverlerin gayret ve kalplerini yüceliğiyle doğru orantılı olacaktır.

Avrupa Yetim Der yetkilileri, Haziran Ayı`nda büyük bir kampanya başlatarak yetim giyidrme çalışmasında bulunacaklarını da beyan ediyor ve desteklerimizi bekliyorlar. Aynı zamanda yaklaşan Ramazan dolayısıyla başlatacakları Gıda Paketi kampanyasının önemine de vurgu yapan yetkililer hepimizi, bir garibanın iftar sofrasını donatmaya, davet ediyorlar.

Bu kampanyaların ayrıntıları ve diğer faaliyetler hakkında daha fazla bilgi almak için WWW.avrupayetimder.com adresinden Derneğin internet sitesi ziyaret edilebilir.

Ayrıca ben duyarlı okuyucularımın ihtiyacı olacağını düşünerek Avrupa Yetim Der temsilciliklerine ait kimi telefon numaralarını da burada paylaşmak istiyorum.

Almanya: (+49) 157 739 758 18  ve (+49) 152 343 890 07

İsviçre    : (+41) 788 41 68 32

Fransa    : (+33) 63 89 33 099

İtalya      : (+39) 38 88 24 78 47

Belçika    : (+32) 498 40 20 38

Avusturya: (+43) 660 40 98 32 1

Türkiye     : (+90) 507 175 55 00

Rabbim bu hayır kervanında yer alanlardan eylesin İnşallah. Bu vesile ile, anılan gayretli çalışmaları dolayısıyla Avrupa Yetim Der yöneticilerine ve gönüllülerine teşekkür eder Allah razı olsun derim.

Yazı uzun oldu biliyorum. Ama bu konuda var olan bir hikâyeyi de aktarmadan olmaz diye düşünüyorum.

“Adamın biri ölüm döşeğindedir. Çevresindekiler ağlamaktadırlar. Ama o anda adamın gülümsediğini ve belli belirsiz bir sesle;

--“Keşke tam olsaydı.” Dediğini duyarlar. Kimse anlam veremez, sorarlar ama adamın cevap verecek hali yoktur. Sadece yeniden yüzünün aydınlandığını, yeniden tebessüm edip

--“Keşke uzun olsaydı.” Dediğini duyarlar ve merak ederler. Daha, ne dedin, demeye fırsat kalmadan adam tekrar tebessüm eder ve

--“Keşke yeni olsaydı” Diye hafifçe seslenir. Çevresindekiler, acaba vasiyette mi bulunuyor diye anlamaya çalışırken, o zat bir kez daha ışıl ışıl yüzüyle seslenir.

--“Keşke ağır olsaydı”  Bu söz, o zatın son sözü olur. Herkes bu cümlelerin ne anlama geldiğini merak ederken yakın akrabalarından biri bir gece o zatı rüyasında görüp sorar. Zat ona şu şekilde açıklar.

“Fakirin biri bir zamanlar benden ekmek istemişti, ben de elimdeki ekmeği ikiye bölüp yarısını ona vermiştim. Sekaratta iken, o yarım ekmeğin mükafatı bana gösterilince “Keşke tam olsaydı” keşke o ekmeğin hepsini o fakire verseydim diye iç geçirdim.

Kör bir Müslüman bir kıyıya gelmiş ve “yok mu beni karşıya geçirecek” diye nida ediyordu. Ben hemen gidip kısa bir mesafeden sonra onu karşıya geçirdim. İşte o kısa mesafenin mükâfatı o an bana gösterilince dayanamayıp “Keşke uzun olsaydı” dedim.

Soğuk bir kış günüydü, fakirin biri kapımı çalıp benden üzerine giyebileceği bir şey istemişti. Ben üzerimdeki yeni paltoya kıyamadım. Evde bulunan eski paltomu getirip o fakire verdim. İşte o eski paltonun Allah katındaki kıymeti bana gösterilince, neden yenisini vermedim ki, diye hayıflanıp “Keşke yeni olsaydı.” diye iç geçirdim.

Yine bir zamanlar, adamın biri ağır bir yük taşıyordu. Ben bu ağır yükü taşımasında o adama yardım ettiydim. O yardımım da Allah İndinde karşılıksız kalmamış. Onun sevabı da bana gösterildi. Azıcık bir işe koca sevap. İşte onu görünce o yükün daha ağır olması durumunda benim sevabımın da büyük olacağını tahayyül edip “Keşke ağır olsaydı” dedim”

Selam Ve Dua ile

Zülküf ER

(Alıntıdır)